Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | büyük artış | massive increase i. | ||
Otherwise, we would only have high inflation and massive increases in the mountain of national debt. Aksi takdirde sadece yüksek enflasyona ve ulusal borç dağında büyük artışlara sahip oluruz. More Sentences |
||||
Telecom | ||||
Telekom | büyük artış | substantial rise i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Geography | ||
Coğrafya | büyük su kütlelerinin derinliğindeki ani artış | overfall i. |